GÜN 43 GÜNLERDEN CUMARTESİ:

Sabah, çok güzel uyandım…
 Öğlene kadar orada burada oyalandım.
 Yıkandım…keyifler yaptım…
 Bilgisayar yaptım…
 Öğlende ,kampın arkasında yer alan küçük Disneyland'ta yemeye karar verdik.
 Çok güzel sosis-Patates yapan bir yer var ..
 Bira desteğiyle harika doyduk…
 Öğleden sonra Ayşe kampın internetine takılırken ,ben de St Jean Cap Ferrat için yollara düştüm..
 Nice 'i geçtikten sonra
Yol bizi tepelere vurdu…
 Çıksam şu dağların tepelerine …kurtlar parçalaya beni…
 Nermin (GPS) kronik salaklık nöbetleri geçirdi..
 Olmaz yerlerden geçerek tekrar sahile indim..
 Doğrusu bu Nermin gerçek anlamı ile hayatımı komplike hale getiriyor…
Tüm GPS kullananların, GPS savaşları notlarını toplasak müthiş bir mizah kitabı olabilir.
 Hey neyse sonunda Jean Cap Ferrat’ya vardık…
 Öldür Allah park yeri yok..
 Adeta şehir dışına park ederek, tabana kuvvet şehre yürüdüm..
Sevgili okurlar bana itimat ediniz ...Ne Nice, ne Cannes, ne St Tropez hatta ne Montecarlo ..
Varsa yoksa :ST-JEAN-CAP-FERRAT 
Bu uzun isimli yer..sanıyorum ki Fransız Rivierasında ,"Creme de la Creme" diye adlandırılan ..Bülent Ersoy diliyle "fevkaladenin fevkinde" olan bir yer..
Etrafta, bir sürü ev demeyelim ama villa irileri ....
Öyle helal parayla ve çalışarak elde edilecek türden şeyler değil…
Rothschild’ler ve Belçika Kıralı yörenin orta sınıfını meydana getiriyor !!!..
 David Niven ve yazar Somerset Maugham’ın da "bir göz" evleri var burada..  
Gariplerim ,güçleri ona yetmiş 
Cap Ferrat ,bir birine sırt vermiş iki koyu ile, ideal yerleşim yerlerinden biri..
 Bu haliyle bizim Knidos’a benziyor fakat Knidos’un çok gelişmiş haline …
 Yarım adaya ulaşan tek yol trafik açısından çok yüklü…
 Arabaları merkeze yaklaştırmak mümkün değil…
Utanmasalar, turnike koyacaklar ve 5-10 milyon Euro deklare etmeyenleri şehre sokmayacaklar..
Şehir ile kafanızı şişirmeyeyim.
 Derli toplu limanı ziyaret ettikten sonra, hemen yanında ki plajda kendinizi Akdeniz sularına salabilirsiniz...
 Deniz kalitesi fena değil... 
Yok illa zenginlik göreyim diyorsanız, Ephrussi Villasını ziyaret etmelisiniz..
 hem de sadece 10 E ‘ya… 
 Villa 1912 de Barones Ephrussi ( Doğumu Rothschild) tarafından inşa edilmiş.
 Evin içi , adamın aklını başından alır…
 14-19 yy dan kalma Avrupa ve uzak doğu kökenli eserleri hayranlıkla izlemeniz mümkün..
 Özellikle 15 yy dan kalma Carpaccio ‘nun ünlü av sahnelerini içeren Enghien halıları görülmeye değer..
 Programa ilaveten Venedik Rönesansı  eserleri ,
 Sevres ve Meissen porselenleri.
 Ming Vazoları.
 Mandarin elbiseleri,
Fragonard ‘ın canvasları,
 Monet ,Sisley,Renoir tabloları…
Evin muazzam bir bahçesi var.... 
Vakti zamanında 35 bahçıvan çalışırmış…
Alooo kime diyorum ? 
Bu kardeşler, İspanyol,İngiliz,Japon ve Floransa bahçeleri yapmak için yarışırlarmış…Baroness ,1934 te ölünce ,evini müze yapılmak üzere Fransız Müzeler müdürlüğüne bağışlamış…
Şehrin içi heykel’den geçilmiyor..
 Anladığım kadarı ile, Dünya'da ne kadar uçuk kaçık heykeltıraş varsa, hepsi buraya bir eserini bağışlamış.
 Bu şekilde, adamların namı yürür…
 Marketing yaklaşımları fena değil..Kısmetli herifler.... 
 Bunları bizim Tayyip görecek…şerefsizim buldozerle sürer…paspas yapar bu heykelleri..ve de heykeltıraşları...
 Ne demek istemiş diye her heykelin  önünde on dakika düşünüyorum…adamı gereksiz yere zorluyorsunuz be yahu…
Sanat aktivitem bitince , 
Dönüp Şahbazı ( Minibüs ) buldum .....meğerse girdiğimiz yol tek istikametmiş ..
 Ben,geri geri çıkarım diye ümit etmiştim.
 Çar naçar yolu izledik…
İyi ki de izlemişim ..
O daracık yol öyle villalara,malikanelere,köşklere ve yalılara teğet geçiyor ki ağzım açık kaldı…
Bu nasıl bir varlıktır ve daha önemlisi bu varlık nasıl oluşur ? 
Acaba kaç bin veya milyon kişinin kanı, canı ve malı katık olmuştur bu tuğlalara ,fer forjelere,mermerlere,havuzlara .
Aldı beni bir düşünce ....
Beni korkutuyorsun Dünya …
 
 Günün Videosu bedava ve aşşağıda ...
http://www.youtube.com/watch?v=MPobD1pRMaE


GÜNÜN ÖZETİ

GÜN KM:90           KUMULATIF KM:5821
  
ORT HIZ:31

MAX HIZ:82

TOPLAM SAAT:4:30

SÜRÜŞ SAAT : 2:50

YAKIT :