GÜN 35 GÜNLERDEN CUMA:


Şahbazı tepeden salınca ,aşağıda Crau diye bir yere vardım.
 Burası eskiden Rhone ve Durance nehirlerinin yatağıymış.
 Crau adı yunanca “taşlık” anlamına geliyormuş.
 Adı da, her halde vaktiyle taşlık olduğu için bu şekilde konmuş..
Hikaye öyle ki, Ligurlular ve Mistral rüzgarıyla başa çıkamıyan Hercules ,"var mı abemle beraber bana yan bakan" diyerek yardımına Zeus’u çağırmış.
Zeus, taş olup yağmış Ligurlara ve havalı olsun diye buraya bir kazın sırtında gelmiş..Mistral' e inat...
İfadeye göre burası, Fransa’nın en kurak ve en az yağış alan yeri imiş.
Crau,Avrupa'da ki tek çöl olarak adlandırılıyor…
Gerçi günümüzde sulama kanalları, eskiden çöl olan yerlerde meyve ağaçları yetiştirmeye fırsat veriyor.
Belki benim geldiğim saatten olacak, halkın önemli bir bölümünü meydanda Petank oynarken buldum..
  Petank, Avrupa'nın en popüler açık hava oyunlarından biridir. 
 Özel bir atletik yapı gerektirmez.
Her taş atabilen bu oyunu oynayabilir... 
 Kuralları basittir. 
 Sohbet (geyik ) ve diyaloğa dayalı, sosyal bir oyundur.
 "Dünyanın birçok ülkesinde milli ve uluslararası federasyonları ile Akdeniz Oyunları'ndaki resmi branşlarından biridir." diyor Wikipedia ,fakat ne menem bir şey olduğunu anlatmıyor.
Fransa'da çok yaşamış bir kardeşiniz olarak konuya açıklık kazandırıyorum...
Herkesin 3'er güllesi var ve ilk nazarda tüm toplar birbirine benziyor ...
 Dikkatli bakınca hepsinin üzerinde ayrı şekiller var ..
 Bu şekilde güllelerin kime ve hangi oyuncuya ait olduğu net olarak belli oluyor...
Önce küçük tahta bir top fırlatılıyor ve güllesini bu tahta topa en çok yaklaştıran kazanıyor.
Küçük topa yakın olan rakip topları kütleterek dağıtmak serbest...
Kadın erkek oynanabiliyor, bu nedenle kentin bütün dedikodusuna hakim olmak mümkün...
Kahvehanelerde zar atmak,prafa oynamak ve okeye dönmekten kesin daha iyi bir spor ...
Biraz seyrettim ...
Oynamadığım için huylandılar ...
Onlar için katılım esas ve kimseden ustalık aramıyorlar ...
Arabama döndüm ..
Artık sevgili eşimi bulmak zamanı ...