Profile
Blog
Photos
Videos
GUN 19 günlerden ÇARŞAMBA
Sabah yine harika bir güne uyandım..
Arkamızda ki komşumuz, yerini boşalttı..
Ağaçların altı pek püfürdek ..
Hemen oraya seyirdik ve kurulduk.
Bugün, La Couronne pazarı varmış.
Bir bakayım dedim .
Kasaba,bize ,yaklaşık 2 km mesafede.
Güzel bir Pazar kurulmuş.
Eşe dosta, lavanta yağı ve lavanta sabunu aldım.
Nefis midyeler satılıyor.
Buranın midyesi pek bir makbulmuş..
Hemen aldım ve taze taze....
Ayşe'ye bir sürpriz yapayım dedim.
Bira eşliğinde güzel bir öğlen yemeği oldu.
Laf aramızda, gerçekten buranın midyesi iyiymiş yani..
13:30 da Marsilya'ya gitmek üzere yola çıktık…
Şehir çok yakın ve hemen şehre girdik ...daha doğrusu girme teşebbüsünde bulunduk..
Her taraf kazılıyor ve şehir trafiğinin içine edilmiş vaziyette..
Nasılsa merkeze yaklaştık ve aracı park yerine bıraktım..
Üç kez kilidi kontrol ettim.
Burası Marsilya …
Dikkatli olacaksın ...
Marsilya (Fransızca: Marseille , Avrupa'da en büyük kara alanına sahip, Fransa'nın 2. en büyük şehri ve 3. en büyük metropolitan yerleşim alanıdır.
Provence-Alpes-Côte d'Azur bölge'nin merkez şehri ve aynı zamanda Bouches-du-Rhône ili'nin merkezi'dir.
Fransa’nın Provence-Alpes-Côte d'Azur sınırları içindedir.
Calanques Dağ kitlesinin de aralarında bulunduğu bir dağ zinciriyle çevrili olan Marsilya, Akdeniz sahil şeridi boyunca, 70 km kıvrıla kıvrıla uzanır...
Güneş ışığı,kentin en önemli servetidir.
Mistral yeliyle gelen ,Provence yöresine has bu doğal ışık, aralarında Cezanne, Braque, Dufy, Derain, Marquet'inde bulunduğu birçok tanınmış ressamın ilham kaynağı olmuştur.
Fransa'nın Akdeniz kıyısında yer alan şehir, aynı zamanda ,Akdeniz'in en büyük ticari limanına sahiptir.
Başta Marcel Pagnol'un filmleri olmak üzere, birçok Fransız filmine mekân olan St. Charles Gar'ı, şehrin yüksek tepelerinden birinin üzerinde yer almaktadır .
Garı, şehrin merkezine bağlayan Boulevard d’Athenes caddesine doğru alçalan, toplam sayısı 104 olan merdivenlerin en üst basamağından aşağıya bakınca ,tüm şehrin ayaklarınızın altında olduğu hissine kapılabilirsiniz.
Gezginler merkez konusunda görüş ayrılıkları taşımaktadır.
Bazıları ,şehrin merkezi olarak, St Charles Garı'nı, bazıları ise 'Le Vieux-Port’ denilen eski limanı kabul ediyor.
Tarihte ilk olarak, M.Ö. 600 yılında bizim Foçalı denizcilerin kurduğu Marsilya şehri, zamanla eski liman denilen Vieux Port (Eski Limanı) etrafında genişleyerek bugünkü halini almış...
Foçalıların İzmir yakınlarındaki Phocaea denilen bugünkü, Eski Foça şehrini kaybetmelerinden sonra, kendilerine koloni yaptıkları bir şehir olarak da biliniyor.
Dolayısıyla burada yabancılık çekmiyorsunuz ...
Şehrin romantik hikayesi şöyle:
Foçalı Lacydon, günlerden bir gün,şehrin bugün "Vieux port" denilen eski limanına yanaşıyor ve yerli Ligurian ailelerle ticaret başlıyor...
Bu arada Ligur kralı ,kızına münasip bir koca aramaktadır...
Ligur kıralına hediyeler getiren, Foçalı Lacydon; güzel Messalia’yı görünce çarpılıyor..
bir görüşte aşk hikayesi falan....
uzatmayalım mutlu bir son var ve "Messalia" adı, zamanla "Marsilya" ya dönüşüyor..
Cosquer Mağarası duvarı üzerindeki yazılar, Marsilya'da, geçtiğimiz 28 bin yıl boyunca ,insan yerleşimi olduğunun kanıtı....
Ayrıca Marsilya 2 bin 600 yıl ile Avrupa'nın en eski şehri unvanına sahip...
Bu tarihi nitelik, sokaklarında kolayca fark ediliyor.
Birbirine bitişik sıralanan yüzlerce apartmanın, dar bir koridor görünümü oluşturduğu Arnavut kaldırımlı sokaklarında ,yeni yapı ,hemen hemen hiç yok gibi...
Asırlar öncesinin yüksek tavanlı, uzun pencereli evleri ,yıkılmamış ve korunarak bugüne kadar gelmişler.
Tarihi geçmişiyle, yüksek mimari değer taşıyan bu apartmanlar, bugün, hala halkın kullanımında...
Marsilya Kültür Varlıkları Atölyesi'nin (Atelier du Patrimoine) yöneticisi Daniel Dracourt'un, şehrin tarihi yapısının korunmasına yönelik çalışmalarının, bunda büyük payı olmuş.
Akdeniz çevresinde bulunan ülkelerde, tarihi kent dokularıyla öne çıkan yerleşimlerin gelişim ve koruma planları yapılmış.
İstanbul'a benzer özellikler taşıyan Marsilya, çok kültürlülüğün, kültür varlıklarının korunması ve yerel yönetimler açısından önemli bir örnek.
Piri Reis kardeşimizin haritası "once upon a time in Marsilya" diyor..
M.Ö. 49 yılında ,Sezar tarafından istila edilince, Romalıların ticaret merkezi haline getirilen Marsilya, limanlarının jeopolitik avantajıyla ,bugünde ,denizcilik alanında önemli bir yere sahip..
Romalılar döneminde Arles, Nice, Antibes, Agde, La Ciotat ve Hyères adaları Roma imparatorluğuna katılmış…
Marsilya ,Haçlı Seferlerinde aktif olarak önemli bir rol oynamışsa da, bugün egemen bir din yok ve çok çeşitli kültürel yapısı içinde ,her dinden insana rastlanıyor.
13'üncü yüzyılda, kısa süreli yaşanan Cumhuriyet dönemine, 1423 yılında Aragone Hanedanlığı tarafından son verilmiş.
Kral Rene'nin yaptığı çıkarmanın sembolü olarak diktirdiği kule, bugün hala limanın girişinde görülebilir.
Marsilya, 1481 de Fransız Krallığı'na dahil olmuşsa da halkının liberal yanı, tarih boyunca ağır basıyor.
1720 yılında, nüfusunun yarısı olan 45 bin kişiyi kaybettiği veba salgının yaraları ,kısa sürede sarılırken, 1792'de Marsilya halkı, asiliğiyle ünlenir.
Altı bin gönüllüden oluşan Ren Ordusu, Claude Joseph Rouget de Lisle'in bestelediği savaş marşı 'Chant de guerre pour l'armée du Rhin'ı söyleyerek, Fransız Devrimine katılmak için Paris'e doğru yürüyüşe geçer.
1795'de Fransa'nın milli marşı kabul edilen bu marş günümüzde ‘La Marseillaise’ olarak bilinir.
19'uncu yüzyılda Modern Döneme girmesinin yanı sıra ,Fransız sömürgeleri, altyapı sistemi projeleri ve Süveyş Kanalı'nın açılmasıyla, gelişmesi hız kazanan Marsilya, ham maddeleri işlemeye dayalı ekonomisiyle, kısa zamanda gelişmesini tamamlamış. Deniz ürünleri zenginliğinin yanı sıra, Dünya'nın en kaliteli kiremitleri burada üretiliyor. Bugün Marsilya'nın tek amacı ‘Euroméditerranée’ projesini gerçekleştirmektir.
Ekonomi ve endüstri metropolu olan Marsilya, 1995 yılında, başlatılan bu projeyle Güney Avrupa’nın iş alanında başkenti olmayı amaçlamaktadır .
Bu hedefi gerçekleştirmek için şehir, yabancı sermayeye yatırım yapması için her olanağı ve kolaylığı sağlamaktadır.
Aynı zamanda Fransa'nın en yüksek öğrenme oranına sahip olduğu, 45 bin üniversite öğrencisiyle, kente gelen sermaye ile doğan iş olanaklarından , Marsilya halkının yararlanması için ,kalifiye eleman yetiştiriliyor.
Bana göre biraz beyhude bir uğraş...
Bugün Marsilya ,artık Fransa'nın en kalabalık varoşlarından birine sahiptir.
Fransa'da abartmaları ile tanınan Marsilyalılar tarafından, Dünya'nın en güzel şehri olduğu söylenir.
Marsilya'nın içinde olduğu kadar, civarında da gidilecek çok yer var..
Marsilya, sosyetik tatil beldeleri Cannes, Nice, St. Tropez'ye yakın olmasına rağmen, Güney Fransa’nın diğer şehirlerine hiç benzememektedir.
Kuzey Afrika kökenlilerin çoğunlukta olduğu, 1 milyondan fazla çok çeşitli etnik nüfusuyla dev bir metropol görünümündedir.
Herkesin değişik bir aksanı olduğu için, Fransızca'yı az veya aksanla konuşsanız bile sizi ,kimse yadırgamamaktadır.
Fransa'nın diğer şehirlerinde bu olmaz..
Maazallah Fransızcayı yanlış kullandığınızda, yılan sokmuş gibi ,yüzünüze dik dik bakarlar ..
Ben, burada Fransız kaldım...
Akdeniz ikliminin getirdiği yumuşak hava akımıyla ,soğuk ülke vatandaşları için çekici olsa da, yüksek suç oranı ve uyuşturucu trafiğinin yoğun olduğu iddia edildiğinden, turistlerin çok rağbet ettiği ve turistlerin rahat ettikleri bir şehir değildir.
Tarifini benim gibi Orta doğu'dan gelen birinden alınız :
Bizim tarifimizde, Marsilya kısaca "sakat" bir şehir ......
Bizim gibi büyük liman kentlerinden gelmeyenler için ,korkutucu bir ortam yaratabilir.
Doğrusu beni ve Ayşe’yi pek etkilemedi..
Korkmadık ama tetik durumuna da geçtik ..
Çanta kollamaktan başlayan önlemler, en üst düzeyine çıkarıldı…
Sokaklarda makineli tüfeklerle jandarmalar dolaşıyor …gerisini siz hesap ediniz..
Bu türden şehirler de yaygın olduğu üzere, bir futbol manyaklığı var....
Nitekim 1993 yılında, ilk kez bir Fransız takımı "Olympique Marseille", Avrupa şampiyon kulüpler kupasını kazanıyor…
Bir yıl sonra da takım ,adı şike işlerine karıştığı için küme düşüyor..
Kupası geri alınıyor…
Size yabancı değil bu işler biliyorum…
Etnik azınlığın gururu, Zidane ‘da buralı..
Son maçında, kendisine ana avrat giden Materazzi’ye ,hırsını kontrol edip kafa atmasaydı..Fransa’nın tüm yerleşik normlarını alaşağı edebilirdi…Kısmetli Fransızlar…
Eski liman ‘Le Vieux-Port’dan ‘Château d'If ’ adasına, ‘Port de Commerce’den de Korsika Adası'na günlük turlar düzenleniyor.
Alexandre Dumas’nın romanı ‘Monte Kristo Kontu’yla üne kavuşan ‘Château d'If’ şehrin en güzel manzaralarından birine sahip.
1524 yılında inşa edilen bu şato, 17'inci yüzyılda devlet hapisanesine dönüştürülmüş.
Manzarası güzel diye herhalde...
Şehir içi tur yapmak için ise iki seçenek var.
İlki, bir gün için kişi başına 16 Euro olan otobüslerle şehri dolaşmak.
İkincisi ise yollardaki kırmızı çizgileri takip ederek yürümek.
İki saat süren kırmızı çizgiyi takip turuyla şehrin gezilip görülecek tüm tarihi ve turistik yerlerini görüyorsunuz.
Yürümeyi sevenlere önerilir...
Biz kendimize önermiyoruz…
Önce, eski Limanda biraz dolandık ve en güzelinin küçük şehir treni ile bir tur atmak olduğuna karar verdik.
Dar ve eski sokaklarda dolaşmak yerine, hareket eden bir araç içinde olmak daha iyidir dedik .
İyi ki öyle yapmışız.
Bir saati aşkın bir tur da, tren bizi her yere götürdü doğrusu…
Şehrin 16 bölümü var aynen Paris gibi..
Merkezden başlayarak salyangoz modeliyle gelişiyor …etrafa doğru..
Merkezde ,Eski liman, kuzeyde Panier sonra Eski şehir ve Massalia…daha da kuzeyde Liman yer alıyor …
Tur sonrası Ayşe acıktı …
Önce limana bakan bir yerde bir şeyler yedi …
Oradan ünlü Canebier caddesi, daha doğrusu semtine girdik..
Fransızların bağımsızlıklarını sevgili abileri ABD nin desteği İle kazandıkları dönemde ,bu bulvarda Amerikalılar zafer sarhoşluklarının yanına , bira sarhoşluğunu eklemek isteyince, cadde nin adı "bira kutusu" anlamında "Canne de Biere" olmuş.
Telaffuz zorlayınca zamanla halk ,Canebier deyip kesip atmış…
Bu bira muhabbetinde , bizim de geri kalacak halimiz yok …
Güzel bir barın önüne caddeye oturduk.
Biramızı içerken, önümüzden geçen renklere ve işe erken çıkan orospulara bakıyoruz..
Hediyelik eşya alacaklara ,Senton adı verilen el yapımı kuklaları ya da küçük heykelcikleri öneriyoruz..
Kiliselerin kapalı olduğu, Fransız Devrimi sırasında, halkın geliştirdiği küçük heykelcikler bunlar…
Lavanta tarlalarıyla çevrili Marsilya da, eski ve yeni iç içe yaşıyor...
Hangi tepesinden baksanız, dağlarla çevrili muazzam bir liman manzarasıyla (Özellikle Pharo sarayından ) karşılaşıyorsunuz.
Marsilya, tarih ve kültür karışımı bir gezi için ideal bir şehir.
Benim gibi minibüsle gelirseniz ve şehir yolları yeniden inşa ediliyorsa,şehirden zor çıkarsınız haberiniz olsun..
Son söz: tehlikeli fakat güzel....
Videosunu bilem yaptım ....
you tube adresi şöyle :
http://www.youtube.com/watch?v=fY53U1A-ShQ
Marsilya da şu anda hava durumu :
http://weathersticker.wunderground.com/weathersticker/sunandmoon_metric/language/www/global/stations/07650.gif'
- comments