GÜN 9 ,GÜNLERDEN CUMARTESİ:
Kahvaltı bitince Turhan Aga ile civardaki Maplin mağazasını ziyaret ettik...Çoğu çin malı ürünler satıyorlar...Fakat Türkiye'den pahalı ...Oradan Marks and Spencer'de Ayşe'nin bize önerdiği "Terrifically Hot " ( cehennemi acı ) hardal aldık...Malüm günümüzde hardal'lar biraz yumuşadı..biz de illa ki tadınca sinüslere hücum eden türünü arıyoruz...bundan umutluyuz ama tamamı reklam olabilir...Öğlene doğru Turhan'lar çıktılar.Akşam üstü Londra!nın en eski pub'ında buluşmak üzere anlaştık...Biz de valizleri toparladık ve saat 16:00 da Turhan'larla buluşmak üzere yola çıktık....Queensway istasyonu kapalı imiş yarına kadar açılmayacak...sürpriz bir....Bayswater istasyonuna döndük Holborn ' dan Chancery Lane ve pub'ımızı aramağa başladık...Tüm mağazalar kuyumcu,mücevheratçı olmuş Pub mab yok ...Birisine sorduk ara sokakta bir yer tanımladı ve nihayet adında bile meymenet olmayan "Ye Olde Mitre Tavern" i bulduk...Hafta sonu kapalı imiş...sürpriz iki...Yahu pub dediğin hafta sonu kapalı olur mu ? diyeceksiniz ...oluyormuş...1546 yılından kalma bu Pub'ı maalesef ziyaret edemedik..Vuslat başka bir bahara kaldı..Üçüncü ve ölümcül sürpriz, telefonumuzun olmaması nedeniyle biraderle bağlantı kuramayışımız...Son gecemizi ayrı geçirmek istemem doğrusu...Önceki konuşmalarımızda bu pub tan sonra Covent Garden' a gitmeyi planlamıştık..
Başka bir seçenek olmadığından fakat buluşacağımıza inanarak Covent Garden' a vardık...Biraz dolaşıp muhtemel olabileceği yerlere baktım...Ortalarda yok...Covent Garden Cumartesi gecesi en civcivli gecesini yaşar ama umudu kaybetmeden meydanda ve etrafı kolaçan edecek bir Pizza'cıya oturduk...Çar naçar pizzamızı ısmarladık..az bir süre sonra ..."Bir yere kaçamazsınız" diye Turhan karşıma dikildi...Yani 10 küsür milyonluk bir kentte, üstün körü yapılan bir planla ,Taksimden daha kalabalık bir meydanda buluşmak az iş değil...keyiflendik...şaraplar açıldı ...yemeğimizi yedik etrafı seyrettik..Mart ortasında Londra'da açık havada yemek yiyoruz ... Bir şeyler yanlış ama orasını bilemem..Turhan ve Nilgün, yeğenim Ece adına bana doğum günü hediyesi almışlar ...Hediye şapka ve fincan'ın üzerinde "Kaptan'ın sözü yasa'dır" diye mütevazı bir ibare var...Tayyib'in arayıp ta bulamadığı şapkayı çocuklar bana almış...Bakalım bozulmadan bu işi götürebilecek miyim ? Covent Garden'dan kalabalık sokaklara dalarak, Picadilly 'e kadar yürüdük..Ara yollarda kibar ingiliz polislerinin çoğu güney asyalı bir gurubu aradıklarına tanık olduk...Kibar kibar, uyuşturucu arıyorlar..Durup bakan sadece 4 kişi var ...o da biziz...Gerisi sanki orada öyle bir olay olmuyor muşçasına kör...Avrupa'lı olamıyacağımızın net testleri bunlar...Otele döndük hava güzel...İngiliz milleti kudurmağa çıkmış ...Bir sürü tuhaf giyimli kızlar geçiyor önümüzden ...kırmadılar poz bile verdiler...Otelin bahçesinde son Foster'leri tükettik ve yattık....
günün videosu şöyle :
 http://www.youtube.com/watch?v=ZN7lPf8YBB0