Profile
Blog
Photos
Videos
GÜN 04 PAZAR:
Günde ,kişi başı 5 CUC'luk kahvaltıya dayanamıyacağımızı, kahya Yolandaya açık bir dille belirttim
Mal sahibi Luis, "şerefsizim para almam" tiyatroları yaptı ...ona da izin vermedim
Sonuçta al takke ,ver külah,günlük, kişi başı 3 CUC a anlaştık.
Diğer müşterilere ötmeyeceğimize dair yeminler ,kasemler ettik...
Kahvaltıdan sonra kendimizi yola vurduk .
Bilgi olarak söylüyorum oturduğumuz ev Eski Havana diye adlandırılan (Havana Vieja ) bölgesinin , Amargura Sokağında ...
Bu sokağın batısında Capitol, doğusunda bizim ayılar Meydanı (San Fransisco Plaza ) yer alıyor.
Dolayısıyla evimiz çok stratejik bir konumda ....
Capitol'e doğru yürüdüğünüzde Central Park a varıyorsunuz .
Tüm otobüslerin kalkış yeri burası …
Bugün, T2 otobüsünü denemek istiyoruz .
Bu otobüsler daha önce de yazdığım gibi 2 katlı ve Hop on Hop Off,yani "nerde trak orada bırak" formatında çalışıyorlar.
Üstelik kişi başı hediyesi 5 CUC …oldukça ucuz sayılır…
Öğreniyoruz ki T2 hattı iptal edilmiş.
T3 var ama alakasız yerlerden geçiyor ..
Biz yine T1 e yazıldık..
Dün pass geçtiğimiz Devrim Meydanında (Plaza de La Revolution ) indik …
Artık ,her tarafımıza devrimler sürüştük …
İçimiz dışımız Che Guevera Oldu .
Meydanda bulunan , İç işleri Bakanlığının bir duvarına Che’nin çizgi bir portresini çizmişler
Cuba'ya gelipte bu eserle fotoğraf çektirmeyenler hakkında neredeyse soruşturma açılacak..
Bu arada herkes biliyor ama az bir şey Che'den bahsedelim …
Ernesto "Che" Guevara, kısaca "Che Guevara" ya da "El Che",
(14 Mayıs 1928 - 9 Ekim 1967), Arjantinli doktor, marksist politikacı, Küba gerillaları ile Enternasyonalist gerillaların lideri ve devrimcidir.
Tıp eğitimi alırken Latin Amerika'yı baştan başa dolaştı ve bu sayede birçok insanın karşı karşıya kaldığı yoksulluğu doğrudan gözlemleyebildi.
(fırsatınız olursa lütfen,The Motorcycle diaries-Motosiklet günlüğü filmini seyrediniz )
Bu deneyimler sonucunda, bölgedeki ekonomik eşitsizliği ortadan kaldırmanın tek yolunun devrim olduğuna ikna olarak Marksizm’i incelemeye başladı ve Başkan Jacobo Arbenz Guzmán'ın önderliğinde Guatemala’nın sosyal devrimine katıldı.
Bir süre sonra 1959 yılında Küba'da yönetimi ele geçiren Fidel Castro'nun askeri nitelikli 26 Temmuz Hareketi'nin bir üyesi oldu.
Yeni hükümette çeşitli önemli görevlerde bulunduktan, gerilla savaşı teorisi ve uygulamaları üzerine makaleler ve kitaplar yazdıktan sonra diğer ülkelerdeki devrimci hareketlere katılmak üzere 1965 yılında Küba'dan ayrıldı.
İlk olarak Kongo-Kinşasa'ya (sonraları Kongo Demokratik Cumhuriyeti) daha sonra da CIA ve Amerikan Ordusu Özel Harekât Birlikleri'nin ortak operasyonu sonrası yakalanacağı Bolivya'ya gitti.
Guevara, 9 Ekim 1967'de Vallegrande yakınlarındaki, La Higuera'da Bolivya Ordusu'nun elindeyken öldürüldü.
Son saatlerinde yanında bulunanlar ve onu öldürenler, yargısız infaz edildiğine tanıklık etmişlerdir.
Hayret ediyorum ....insan haklarına saygılı, Demokrasi aşığı,ABD hiç böyle bir şey yapmazdı ama demek garibim Che'ye rastladı
Ölümünden sonra, Guevara, dünya üzerinde sosyalist devrimci hareketlerin sembolü haline gelmiştir.
Guevara'nın Alberto Korda tarafından çekilen fotoğrafı "dünya üzerindeki en ünlü fotoğraf ve 20. yüzyılın sembolü" olarak nitelenmiştir.
Bu arada dikkatimizi çeken önemli bir ayrıntı, hiçbir yerde Fidel Castro nun resimlerini göremememiz .
Neredeyse adamı saklamak istemişler .
Varsa yoksa Che Guevera ve Jose Martin üzerine yüklenmişler ..
Bu kişisel bir gözlemimdir.
Ek bilgi olsun diye yazıyorum Jose Marti eskizinin altında "iyi git Fidel"
seni kim tutar ? mealinde bir yazı varken ..
Che nin eskizi altında "Daima ,Zafere kadar "gibi bir şey yazıyor..
Tam devrimci oluyordum.... söylemesi ayıp su dökeceğim geldi..
Meydanın ucu bucağı yok...
Mecburen taaa ağaçların arkasına kadar yürüdüm ..
Tarih ve Devrim enstitüsünün ağaçları, doğrusu,çok yardımcı oldular.
Ne var ki bu ince işlere dalmışken, bizim otobüsü kaçırdık ..
Salih Seval ve kıymetli eşime ayrı bir teşekkür borçluyum
Hiç beni bozmadılar ..
Bir sonraki otobüse bindik ve dünkü turu tekrar yaşadık ..
Artık Havana yı sular seller gibi yedik yuttuk ..
Hotel Libre Havana diye bir otelleri var orada inelim dedik.
Sağa sola baktık ve bir pizzacıyı gözümüze kestik..
Chorizzo lu pizzalar göçürdük ..
Bu arada Türk bir gurupla karşılaştık..
Şaka maka adayı ziyaret eden Türk sayısı 10.000 leri buluyormuş..
Pizzacıdan çıkıp karşıdaki Cappalia parkındaki ünlü dondurmacıya gidelim dedik Binlerce kişi park kenarında içeri girmeyi bekliyor ..
Biz ,elimizi kolumuzu sallaya sallaya girdik ve boş masalara kurulduk..
Yüreğime bir acı girdi anlatamam.
Efendim Biz CUC la ödediğimiz için bize serbest ama kendi milli paraları ile ödeme yapacak olan Kübalıları ,çoluk çocuk güneşin altına, parkın etrafına çekmişler..
Kendi ülkende 2 sınıf olmanın ne demek olduğunu eski Sovyetlerde,Romanya’da Polonya’da Eski Çekoslovakya’da,Macaristanda yaşamış biri olarak duruma lanetler yağdırıyorum.
Sosyalizm, bir sürü başarıya imza attı ama bu sorunları aşamadı be kardeşim ..
Çok aşşağılayıcı bir ortam .
Ben bunu kendi ülkemde hiç yaşamadım ama yaşananların hepsine tanığım.
Dondurma mı yedim ? dayak mı yedim ? bilemiyorum..
Bahçede sadece 8 Türk dondurmamızı yedik ve ayrıldık.
Havana Libre oteli altında, müskirat açığımızı tamamladık.
Havana Club şişesi 5.90-7.90 arasında değişiyor ve her yerde fiyat sabit.
Otobüsümüze binip Parc Central de indik .
Eve gidip biraz dinlenelim dedik ..
Henüz uykularımızı denetleyemiyoruz..
Bu akşam üstü alemini Salihler üst kata taşındıkları için üst katta düzenledik.
Ron+Cola gidiyoruz ..
Karışım, buz koyunca güzelleşti..
Yalnız buzu hazırlamak o denli kolay değil .
Plastik bir şişe içinde su donduruyoruz .
O önemli değil de, kullanıma hazır hale getirilmesi zor .
Seval Kardeşim, önce bir sopa ile su şişesini tımar ediyor ve buz kırıldığında artık bardaklara koyabiliyoruz..
Bu sopa ile plastik su şişesinin dövülmesi olayını etraftan geçenlere açıklamak zor ama boşver …
Alemden sonra giyinip yolumuzun başında bulunan ve daha önce gözümüze kestirdiğimiz "Jardin Oriental" adlı bir restorana gittik.
O denli rezil bir yer ki kelimelerle anlatılamaz...
Ne yemeği yemek ne hizmeti hizmet ..tarihi bir hata idi ama yaptık .
Lütfen siz böyle bir hata yapmayınız .
Dışarıdan bakınca vaha gibi görünüyor ama biliniz ki açlık yüzünden gördüğünüz bir seraptır..
Acımızı hafifletmek için Calle de Mercaderes ( Tüccarlar sokağı ) üzerinde bulunan ve İspanyol müziği sunan bir cafeye gittik .(Meson de la Flota )
Aklımdayken söyleyeyim:
Küba, ağzımızın tadına göre yemek sunan bir yer değil ve her şeyi ilk günlerde yadırgıyorsunuz ama ilk günden beri bağrınıza bastığınız en baba ürünü: Buchanero birası ...5.4 derece ve üzerinde aslan gibi "Fuerte" yazıyor ..
Yani bizim dilimizle “Guvvetli” diye uyarıyor..
İşte bu birayı her yerde ısmarlayabilirsniz…
Bu barda da biralarımızı çaktık ve aslında Kübalı olan çakma İspanyol gurubu keyifle dinledik ..
İstek olarak, "Evlerinin önü boyalı direk istedik."
Repertuvarlarında yokmuş...
Program kısa sürdü...
Zaten Cuba da 3 şarkıdan fazla süren bir performans beklemek hayaldir..
Sosyalist müzisyenler çabuk şişiyorlar ..
Polonya da da Rusya da da Çekoslovakya da da böyleydi bu .
Geçen yıl Hırvatistana gittim bu adet değişmiş .
Gurup sahne aldı mı ,artık söylüyorlar ..
Anlıyorsunuz ki müzik performansı 3 şarkıyı aşarsa dönüşüm başlamıştır …
Programdan sonra eve dönüp yattık .
Sıra günün görsellerine gelince:
1-Günü toparlayan Clip :
https://www.youtube.com/watch?v=ffLFDiFbIEk
2-Devrim Meydanı (Plaza de La Revolution )
https://www.youtube.com/watch?v=g6Bcj_tIa94
3-Havana Geceleri-El Meson D La flota barı:
https://www.youtube.com/watch?v=P0T2Dnx-sEY
- comments