Profile
Blog
Photos
Videos
GÜN 03 CUMARTESI:
Kalloniden sonra kuzeye çıkan yol ,Petra’ya varır
Batıya dönen yol ise Eressos’a gider ..
Biz Eressos’a gitmedik ama Eressos önemli ....
Zira adayı ,dünyaca ünlendiren yunanlı lirik kadın şair Sappho’nun doğum yeri Eressos.
Doğumu ,yaklaşık olarak MÖ 630 ile MÖ 612 arasında;
Ölümü MÖ 570 civarında kabul edilmektedir.
Eusebius Sappho'nun 45. Olimpiyatın ikinci yılında (MÖ 600 -MÖ 599) yılında en verimli çağını yaşadığından bahseder.
Bir Afrodit kültü rahibesi olan Sappho, bağlı bulunduğu kültün de kendisine vermiş olduğu rahatlığa dayanarak, özgürce içinden geçeni söylemiş,
Açık ve yürekli bir tutum sergilemiştir.
Dilindeki bu içtenlik ve açıklık sayesinde eserleri, tüm ardıllarını ve benzerlerini geride bırakarak yüzyılların ötesine geçmiş, çağlar boyu öykünülmüş, eleştirilmiştir. Kadınlar arası aşka değinen, bilinen en eski yazılı kaynaklar Antik Yunan'a dayanmaktadır.
Sappho, başka kadınlara yönelik cinsel çekimini açıkça ortaya koyan şiirler yazmıştır.
Buna karşın, yine bazı antik kaynaklar Sappho'nun erkeklerle de aşk ilişkisi yaşadığını dile getirmektedir.
Hatta, Tyreli Maximus Sappho'nun kendi okulundaki kızlarla olan ilişkilerinin platonik olduğunu iddia etmiştir..
Bu antik magazin haberlerini kesiyorum...
Uzun lafın kısası, bu kadın, Eressos’u, dünya lesbienlerinin başkenti haline getirmiştir.
Eressos’un plajı ,bu adada ender bulunan güzellikte bir plaj olduğundan ,dünyada Lesbienlerin festivallerini düzenledikleri bir alan olmuştur.
Lesbien kelimesinin adanın asıl adı olan Lesvos ‘dan üretildiğini hatırlatalım.
Biz, sevgililer gününe ihanet olmasın diye,Eressos yerine, Petra’ya yöneldik…
yunan taş evlerinin güzel örneklerini barındıran Petra, güzel bir sahil ve plajın kıyısına kurulmuş…
Burada ,120 basamak çıkılarak erişilen Panagia Glykofilousa kilisesi bulunmaktadır..
Ben almıyayım dedim ve az dolaştıktan sonra kahvemi içmek üzere bir kahveye girdim.
İçerideki müdavimler, selamla karşıladılar..
Barmen hiçbir şey söylemeden, okkalı bir kadeh Tsipouro’yu önüme sürdü..
Bu saatte olur mu ? gibi bir şeyler geveledim..
"Hayat kısa" diye felsefeye girdiler..
çaresiz içtim... pek te güzelmiş bir de orta kahve söyledim .
Az gevezelik
Türk olduğumu söyleyince, konuşma, siyasete döküldü..
Bu sefer Tayyib’in başı belada fetvasını verdiler ..
İşler neşelenirken ,tepeye kiliseye giden ekip döndü
vedalaşma zamanı ..
Barba para almadı..
Hiç olmazsa bir uğur parası vereyim dedim ..
Vazgeç gelecek gelişine dediler ve beni uğurladılar..
Tatlı bir anı oldu benim için..
"İçi ışıklı Akdeniz adamı " dedikleri budur zahir...
- comments