GÜN 03 CUMARTESI: 
Petra’dan sonra yolumuz Molivos’a vardı..
 Burası ile biraz öğünüyorlar..
 Tepede bir orta çağ kalesi var ..bayağı bozulmadan günümüze kadar kalmış.
 Otobosü bırakıp kaleye tırmandık..
 Yolda rehber anlatıyor :
 Burası sosyal yaşamı ile ünlü ve Molivos halkı, kapıları kilitlemeden yaşarmış..
 Arkasından uyarıyor : "lütfen her hangi bir eve girmeyiniz.."
 Geçen hafta gelen guruptan bir kadın ,evin birine dalmış zira..
 İnsan böyle bir densizliğe inanamıyor…
 Biz cins miyiz abi ?  
Neyse bizim guruptan böyle bir saldırı olmadı ..
 Kalede, fonda Çanakkale boğazı ile fotolar çektirdik..
 Vatanım buradan o kadar güzel görünüyor ki anlatılması zor duygular içindeyim…Efendim bu orta çağ kalesi ,zarar eden bir yatırım 
zira Türkler buraya hiç saldırmamış ve burayı zaptedilecek stratejik değerde bulmamışlar..
 Vallaha bizimkilere akıl sır ermiyor.
 Herifler mis gibi kale yapmışlar, insan hiç olmazsa bir iki top atar,ufak ta olsa bir müfreze yollar, bir saldırı düzenler değil mi ? 
 Tık yok..
Şimdi koca kale, orada boşu boşuna tepede duruyor..
Molyvos veya Myhtimna 1.derece sit alanı ..
Tam bizdeki bazılarının, ağzının suyunu akıtacak bir yer…
 Yerleşimin, bakır çağına uzandığı söylenmekte.
 Tüm evler ahşap ve sadece buraya has bir taştan yapılmaktadır.
 Dışarıdan taş gelmesi yasak.. 
 Hiç bir ev ,diğerinin manzarasını kesmemektedir..
Yani burada, filizleri bırakalım ileride çocuklara bir kat çıkarız muhabbeti yok..
Tüm seçim öncesi inşaat aktivitelerini atlatmışlar...
Dar ve taş yolları izleyerek, nefis evlerin arasında aşağı doğru süzülürken, Rehberimiz bir bakkaldan bir anahtar alarak bir evi açtı..
 Burası eski bir cami.
 Şimdi köyün toplantı ve konferans salonu olarak kullanılıyor..
 İçerisi tertemiz ve bakımlı ....
 tepedeki cam vitraylardan süzülen ışık içeriye ulvi bir hava vermekte..
Devam ederek Otobüsümüze döndük..
 yaz günü gelirsem burada bir lokantada mutlaka keyif yapılır diye not aldım..