Profile
Blog
Photos
Videos
GÜN 10 GÜNLERDEN CUMA:
Yarın fırtına geliyormuş ..Teknemiz Allahtan sağlamda…
Kahvaltıya yandaki Hotel Castello'ya gittik.
Burası Kale dizaynında bir otel 80 yataklı imiş ve 80 yatağın tamamını Türklere satmışlar ..
Sanırsın ki Türkiye de her hangi bir otelde kahvaltı ediyorsun ..
Kahvaltının modeli Türk olarak değiştirilmiş ve garsonlar Siyah T-Shirtler giyiyor .
Sırtlarında Eşşek kadar "Yeni Rakı" yazıyor..
Aklıma mukayyet ol Ya Rabbim bu günleri de mi görecektim Yunanda ?
Turhan hocanın, Didim Marina kartı, burada indirim alıyor ..O da güzel ..şaşırıp duruyorum..
Otelin önüne demirlemiş teknelerin tamamı istisnasız Türk bayraklı …
Leros adası halkı, doğrusunu söylemek gerekirse, Cipras ve AB sorunlarını fazla takmıyor..
Otelden 2 motosiklet kiraladık ve doğru Lakki limanına yöneldik.
Burada Xirocampos lu dostumuz Lefteris’in bir akrabasının işlettiği toptan müskirat dükkanı var ..
Bana göre Yunan’ın en baba ouzo’su 48derece olan Aphrodite’tir.İndirimle şişesini 13 E ya bıraktı..
Yurdumun fiyatının yarısından az..
Ahh be Tayyip ne uğraşıyorsun bizimle yahu ?
Bizi bu yollara itiyorsun..
Üstelik bu alışveriş, akşamüstü 17:00 de limana teslim edilecek.
Tek bir şişe taşımıyoruz ..
Alış veriş sonrası, sahilde cafemize oturduk ..
Hava çok güzel esiyor…. bir keyif kahvesi ilaç gibi geldi..
Tekrar motorlara atladık..Bu sefer hedef Lakki koyu girişinde Lime beach..
Burası çok şekil olmuş ….geçen gelişimizde kapalı idi..
Şimdi koyun girişinden esen püfür rüzgarlar,insana yaşama sevinci veriyor ..
Dekor olarak, muhteşem Süleyman dizisinin hesaplı bir versiyonu içindeyiz .
Fonda böyle uçuşan tüller olunca, şeytan diyor ki git biraderi boğ !!!
Şaka şaka....bu incelikler Osmanlı'ya mahsus ...
Deniz kalitesi güzel…kum mum yok direkt tahta üzerinde kuruyorsun ..
En sevdiğim deniz hali budur ..Duş ta var ..İlla ki tuzlu kalacaksın diye bir şey yok ..
Garsonu kırmayalım diye yeni çıkan Enza birasını denedik ..Ne Mythos’u ne de Kardinal’i tutmaz..
Artık içkilerin teslim saati yaklaşıyor diye hiç istememekle birlikte Lime Beach’i terkettik.
Turhanın benzini bittiği için biraz takviye yapıldı..
İçkiler de tam zamanında gelmedi..
Her neyse gelenleri tekneye yükledik ..
Dışarıdan bakınca, komik ama, gerçekten bir “moonshining” ortamı var..
Bu arada Fourni tırmanması sırasında ıslanıp ta tatlı su yüzü görmeyen çamaşırlarımı bastırma ihtiyacı hissettim .
Tam tekneyi bağladığımız yerin karşısında, kadın mahkümların cezaevi görevlisi gibi bir kadın var ..onun eve girdiği anda, bahçedeki su hortumu ile leğeni doldurdum ve çamaşırları içine bastım..
Bu arada komşularımız Salih+Seval’in, Alinda koyunda olduklarını istihbar ettik.
Kısa bir haberleşme sonucu motorlara atlayıp doğru Alinda’ya yollandık.
Salih ve Seval Kanadalı arkadaşları olan Ken+Lima 'nın teknesinde bizi bekliyorlar..
Ken gelip bizi sahilden aldı.Çok tatlı ve sıkı bir denizci..Bu adamla dünya gezilir..eşi Lima kusursuz Türkçe konuşuyor.
Ken, güneş batarken ıslıkla Kanada milli marşını çalarak bayrağını indirdi.
Özenle sardı ve sakladı..
Haliyle etkileniyorum..
Deniz terbiyesi başka türlü..
Alaca karanlıkta yine parti parti karaya taşındık..
Salihlerin takıldığı, To Steki adlı restorana oturduk.
Yemek ve mezeler çok iyi ..Balık çorbası ısmarlanmış.
Hakkını vererek ,suyunu ayrı balığını ayrı getirdiler .Bu şekilde ne yediğini görüyorsun .
Seval’ciğim bir güzel ayıklayıp dağıttı .
Keyfimiz yerinde .
Şef bir ara, size 1.5 kiloluk bir balık ayırttım onu getireceğim deyince ..
Çocuk ve cenaze fıkrası derhal devreye girdi.
Turhan hocam durumun vahametini hemen kavrayarak, mutfağa seyirtti.
Nasılsa Şefi ikna etmiş !!! balık kaldı..
Fakat gerçekten mezeler oldukça doyurucu idi..
Yemekten sonra, dostlarımızı teknelerine uğurlayıp Pantelis’e döndük ..
Apostol’un yerinde bir cila birası atalım dedik .
O da nesi? bir şopar orkestra pistte Türkleri azdırıyor da azdırıyor..
Efendim ya bir doğum günü kutlanıyor ya da bir düğün var..
Türkler, şuursuz bir şekilde ortalarda tepiniyor ve modası 100 yıl önce geçmiş olmasına rağmen, ..bizimkilerin taverna algılamasında halen mevcut olduğu için tabaklar kırılıyor..
Kadehler patlatılıyor..
Yüzümü buruşturup seyrediyorum..
İki kolu yana doğru açıp, dönmeyi sirtaki sanan vatandaşlarımın abuk sabukluğunu seyrediyorum ..
Garson Yorgo, ortada beliren güvenlik sorunu nedeniyle manitasını bizim masaya getirip teslim etti.
Kızcağız buralarda doğup büyümüş fakat Hollanda da yaşayan bir kızmış.
Yorgo gönlünden koptuğu için, bu da benden diyerek 3 şişe bira daha getirdi.
Bu biralar bildiğiniz gibi yarım litre..
Yani maazallah hepsini içmeğe kalksanız, mesanede önemli şişliklere sebebiyet verir.
Masamıza pastalar geldi .Yedik
O sırada, yurdum insanı sahte Eurolardan demetleri çıkarıp saydırmağa başladı..
Garibim Alman ve İngiliz çocukları bu kültürel çalışmadan bihaber, oldukları için sahte 50 Euro’lara havada müdahale etmeğe başladılar ..
Masa ve iskemlelerin ayaklarına dökülenler için, kanlı mücadeleler oluştu.
Bu duruma daha fazla dayanamıyacağımızı anlayınca , denetimi kaybolmuş güruhtan uzaklaşıp yatma kararı aldık ..
Her gün,günün fotolarını toplayarak video haline getirdim ve kolaylık olsun diye You tube'a koydum ...ilgileniyorsanız aşağıdaki linki (adresi) tıklamanız yeterli:
LEROS KLİPİ
https://www.youtube.com/watch?v=eeO3NBrzo88
- comments