GÜN 56 GÜNLERDEN ÇARŞAMBA:

Ağlamış suratlı bir sabah .

İnternete göre ;Datça 29 derece pırıl pırıl güneş …

burası ,yağdım yağacağım diyor adeta…

Aracı yıkadım ardından denizime girdim..

Öğlen, menemen yemeğe karar verdik..

Hava biraz naneleşince ,sağlam olsun diye tenteyi kurdum.

Her zaman ki gibi tenteyi toprağa bağlayan son çiviyi vurduğumda, yağmur başladı..

Yağmur yağmurla yetinse iyi ..bir de fırtına kopmaz mı ?

Bizim tente oldu sana yelken ..bir taraftan tenteyi zaptetmeğe çalışıyoruz bir taraftan menemen yapma çalışmaları devam ediyor..

Ayşe ile göz göze gelince, sinirlerimiz boşaldı..

Deli gibi gülüyoruz ..

Tufan dedikleri bu ..biraz daha devam ederse,bir ara birkaç hayvanı toplayıp minibüse girmeyi düşündük..

Minibüs yüzmeyebilir ama hiç olmazsa denedik deriz..

Artık bu menemen de unutulmazlar arasına girdi..

Yemek bitince, biraz uyuyalım dedik .

Hava hiç şans vermiyor ..Baktım ki olmayacak uyanıp ortalığı toparlamağa karar verdim.

Malı mülkü toparladıktan sonra yukarı dönüp mesajı verdim "yağ yağabildiğin kadar" ..

Akşam üstü uyandığımda yağmur dinmiş..

İklim, tam Ojulsko ortamına gelmiş..

Bizler biralarımızı yudumlarken yan komşumuz Martin +Petra geldi ve bizleri yemeğe davet etti.

“Ben, ödersem gelirim” dedim.Diğer seçenekleri unut dedim ..anlaştık ..

Martin'in aracı ile, yakında Fazana diye bir yere geldik .

Çok şirin bir balıkçı kasabası burası..

Martin, daha önce buralara geldiği için, Korta adlı bir restoranda, Mario adlı bir fırlama tarafından ağırlandık..

Doğrusu buraya geldiğimize değdi..

Mario, şımardıkça şımarıyor ve kendine göre güzel ne varsa sofraya yağdırıyor ..

Çok keyifli bir akşam yemeği oldu ..

Yemek sonrası, ufak bir Fazana turu atıp kampımıza döndük ..

Martin çok tatlı bir herif ..Türkiye ile yedek parça işi yapıyormuş ..ben mesleğimi söylemedim elbette.Herifi şok etmenin anlamı yok ..

Bizi, çadırlarına davet ettiler ve kendi özel kavından 24 yıllık bir Glen Marnoch çıkardı..

Bu single malt Scotch whisky, bayram günleri misafire dağıtılan cinsten..

Gözünün yaşına bakmayıp 2 tane çaktım…

Çok güzel oldu ..

Martin bununla da yetinmeyip bize Led Zeppelin’in biyografisini sundu.

Daha ne diyelim ?

Benim, kamplarda, pek sosyal olduğum söylenemez ama bu çiftle sevdik birbirimizi..

Onlar Akdenizli olmadıklarından, erken yatarlar .

Vedalaştık ve biz çaktırmadan tepedeki lokantaya gittik ..

Burada Ojulsko’larımızı pırıl pırıl denize karşı içtik.

Dönüşte, kampın etkinlik yerinde unplug müzik yapan yetenekli bir çifti izledik ve dönüp yattık ..

Hırvatistan kamplarının tatil köylerinden en ufak bir farkı yok…

Her gün,günün karelerini toplayarak video haline getirdim ve kolaylık olsun diye You tube'a koydum ...ilgileniyorsanız aşağıdaki linki tıklamanız yeterli:

1- FAZANA Klipi :
 https://www.youtube.com/watch?v=PZRSqmk5GiQ