Profile
Blog
Photos
Videos
GÜN 03 GÜNLERDEN CUMARTESİ:
Sabah erkenden yola çıktım..
Hemen 10 dakika sonra hududa vardım.
Bakmadılar.
Devam ederek yoluma girdim.
Qukes'i geçip Elbasan' a vardım .
Sanayi kenti
Yoldaki araba yıkama meraklılarının adedi beni şaşırtıyor .
Bizim Fethiye yolu üstündeki gibi, tepeden suyu sallayan "Araba yıkarım" diye yolun kenarına dizilmiş.
Elbasan 'ı geçtikten sonra tırmanmaya başladım ve yol giderek zorlamaya başladı.
Allahtan Ayşe yanımda değil de hala evliyim..
11:00 de Tiran’ a vardım ..
Yollar yeni yapılıyor …
çok karmaşık ve daha güzeli MIO çalışmıyor ..
Allahtan halkı çok yardımcı ve elle kolla beni yönlendiriyor.
Bir yerde bir banka ya daldım ve para bozdum.
140 leke 1Euro ediyormuş…
Booking com da peylediğim hoteli aramaya başladım .
Kısmetliydim çabuk buldum ve tesadüfen önünde bulunan park yerini ayarladım.
Hotele bakan delikanlı çok dost ve yardımcı .
Odam taa tepelerde ama olsun temiz ve güzel bir oda …
Yıkandım ve biraz dinlenip yakın bir yerde iki lokma yedim .
Döndüm otelde 17 :00 ye kadar vakit geçirdim.
Odam ana caddeye bakıyor ve cadde daha doğrusu bulvar çok hareketli..
Bulvarın ortasında bir dere akıyor ..
Trafik akışına göre, dönmek için mutlaka derenin üzerindeki köprüleri kullanacaksın…
Saat 17.00 de çıktım .
Daha uzun yürüyeceğimi sanırken meğerse otelim merkeze çok yakınmış.
Önce Tabak köprüsünden geçtim.
Bu köprü 18 YY Osmanlı dönemine ait Lane nehri ( deresi) üzerine inşa edilmiş şehre giriş köprüsü gibi bir şey .
Daha sonra Lane nehrine 1930 da yeni yatak yapmışlar,
Bu nedenle köprü şimdi kuru bir yatak üzerinde yer alıyor ve yaya yolu olarak kullanılıyor…
Meydanda, October Fest’i, Dünya futbol kupası için düzenlemişler ..
Dev TV ekranları,tahta masalar ve bol bira reklamı…
Bu akşam ki maça hazırlık var…
Tiran (Arnavutça: Tirana,Tiranë Yunanca: Τίρανα) Arnavutluk Cumhuriyeti'nin başkenti ve en büyük şehridir
310.000 (2003) kişinin yaşadığı şehir uzun yıllar Osmanlı Devleti'nin idaresinde kaldı..
Tiran,ülkenin ekonomik,politik merkezi olup bir çok üniversiteyede sahiptir.
Türk egemenliği sırasında İşkodra vilayetinin Draç Sancağı'nda bir kaza merkezi olan Tiran, XVII. yüzyıla kadar küçük bir köy olarak kaldı.
İşkodra Valisi Süleyman Paşa zamanında gelişmeye başladı.
Balkan Savaşları sırasında 1912 yılında Osmanlıların elinden çıktı.
Şehrin adı eski Yunanca'da mutlak güç sahibi yönetici anlamına gelir.
Tiran, Dalmaçya Denizi'ne kıyısı olmamasına rağmen, Arnavutluk'un sahil kesimine ulaşmak için en uygun geçiş noktasıdır.
Tarihi paleolotik döneme kadar uzanıyor.
Yakında ki Dajt dağında Pellumba mağarasında 30000 yıl öncesine uzanan buluntular var.
300 yılında yapılmış bir kilisesi de var.
İmparator Justinyan’ın 520 de inşa ettiği Tirkan kalesi 18 YY da Ahmet Paşa tarafından restore edilmiş.
1431 yılındaki Osmanlı kayıtlarına göre Tirana, 2000 evlik 7300 nüfüslu küçük bir kasaba.
1614 yılında Süleyman Bargini ilk cami ilk hamam ve ilk ticari merkezi kuruyor .
Bu şekilde Tiran kervan yolları üzerinde ticari açıdan önem kazanan bir yer haline geliyor.
Bu dönemde Molla bey tarafından yapımına başlanan Ethem bey Camii ,1821 de Molla Bey in oğlu tarafından tamamlanıyor.
1912 de bağımsızlığını kazanarak Osmanlı’dan ayrılan Arnavutlar ,kısa bir süre sırp orduları tarafından işgal ediliyor.
Fakat Arnavutu kızdırmaya gelmez..
Derhal sırpları defediyorlar.
Daha sonra malum Enver hoca’nın kurduğu komünist partisi, ülkeyi teslim alıyor ve uzun bir süre dünyaya kapanıyor.
Şehirde yükselen Lenin heykellerinin durumu, içler acısı..
Kolunu kanadını kırmışlar ..
Yetmemiş bir de boynuna yular bağlamışlar..
Düşmeyeceksin kardeşim ..düş-me-ye-cek-sin...işte böyle maskara olursun.
Şehrin Merkezinde bir tur attım ..
Komünist dönemde kurulmuş haşmeti izlemeye çalıştım.
Meydanın göbeğinde İskender Beu yer alıyor..
Burada da bir İskender var .
Balkan'da, İskender den geçilmiyor..
İskender Bey, (Arnavutça: Gjergj Kastrioti-Skënderbeu, Skanderbeg) (6 Mayıs 1405 - 17 Ocak 1468, Lezha) Arnavutların ulusal kahramanı
Osmanlı ordusunda yer almış devşirme bir komutanken ayaklanmış ve bağımsızlığını ilan etmiştir.
Ününü, Arnavutluk'u Osmanlılara karşı savunması ile elde etmiştir.
İskender Bey çok sayıda Latin ve Bizans kaynağında Georgius Castriotus Scanderbegh olarak anılmaktadır.
Soyadı ise Kastrioti, Castriota, Castriottis veya Castriot olarak değişmektedir.
Bu isim kuzey Arnavutluk'un Debre bölgesindeki Kastriot kentinden gelmektedir.
Osmanlı döneminde kendisine verilen İskender Bey ismi çeşitli dillerde dönüşerek farklı şekillerde söylenmiştir.
1405 yılında büyükbabasının mülkiyetindeki iki köyden birisi olan Sinë'de dünyaya gelmiş.
Babası Arnavutluk topraklarında derebeyi olan Gjon Kastrioti idi.
Hakim olduğu bölgeler arasında Mat, Mirditë ve Debre bölgeleri bulunmaktadır.
Annesi bugün Makedonya Cumhuriyeti toprakları içinde bulunan Polog bölgesinden gelme bir prensestir.
Arnavutluk topraklarındaki Kruja bölgesini denetimi altında tutan Gjon Kastrioti 1421 yılında Osmanlı padişahı II. Murat'a yenildikten sonra Osmanlı egemenliğini kabul eder.
Bu dönemde Kastrioti ailesinin bağlılığını sağlayabilmek için ailenin oğulları rehine olarak Osmanlı Sarayına verilir
İskender Bey en az üç yıl Osmanlı Sarayında rehine olarak bulunmuştur.
Arnavutluk topraklarındaki varlığına dair ilk yazılı bilgi 1426 yılına aittir.
1430 yılında Gjon Kastrioti Osmanlı boyundurğuna baş kaldırsa da Evrenesoğlu İshak Bey komutasındaki Osmanlı birliklerine yenilir ve toprakları iyice küçülür. 1431 yılında ise İskender Bey II. Murat komutasındaki seferlere sipahi olarak katılmaya başlar.
1437 yılında Subaşı rütbesiyle Kruje zeametinin yöneticisi olur.
Bu dönemde dokuz köylük bir tımar sahibidir.
İskender Bey savaş alanında gösterdiği başarı sayesinde yükselecek ve vali olacaktır.
Bu sıralarda 5 bin kişilik bir süvari birliğine sahiptir.
Arnavutluk topraklarında Osmanlı valisi olarak bulunduğu zamanda babasının eskiden hakim olduğu toprakla temasını koparmayacak ve Arnavut asilleriyle ilişkisini sürdürecektir.
İskender Bey, kardeşi Repoş (1431) ve babası Gjon'un (1437) ölümünün ardından hayatta kalan kardeşi Stanişa ile birlikte Kastrioti bölgesindeki toprakları miras yoluyla devralır.
İtalya'daki Denizci cumhuriyetler Ragusa ve Venedik ile iyi ilişkiler kurmaya çalışır
1432-36 yıllarında bölgedeki diğer Arnavut asillerinin Osmanlı egemenliğine karşı düzenlediği ayaklanmaya katılmayarak padişaha bağlı kalır.
1443 yılına kadar özellikle János Hunyadi'ye karşı Osmanlı Avrupa seferlerine katılır.
Bu dönemde Debre'ye Sancak Beyi atanır.
1443 yılında İskender Bey II. Murat egemenliğine Niş Muharebesi sırasında baş kaldırmayı uygun görmüştür.
İçinde bulunduğu Osmanlı Ordusunun János Hunyadi komutasındaki Macar Ordusuna yenildiğini gören İskender Bey beraberindeki 300 kişilik Arnavut birliğiyle savaş meydanından ayrılır.
Doğrudan Kruje'ye gider.
28 Kasım 1443 tarihinde Sultandan Kruje valisine gönderilen bir mektupta tahrifat yaparak şehrin denetimini ele alır.
Civar bölgeleri de topraklarına katmak için Đurađ Branković ve Stefan Crnojević'in hakimiyetindeki topraklara saldırır.
Bölgede hatrı sayılır sayıda kale ve genişlikte toprak sahibi olduktan sonra İskender Bey İslamiyeti reddettiğini ve ailesi ile ülkesinin intikamını almak için başkaldırdığını ilan eder
Ayaklanmanın sembolü olarak da üzerinde çift başlı kartal olan kızıl bayrağı seçer.
İskender Bey tarihsel olarak Osmanlı İmparatorluğunun batıya doğru genişlemesini geciktiren en büyük engellerden birisi olmuştur.
Bu sayede yaklaşan Osmanlı ordularına karşı Batı Avrupa devletleri önlem alabilmiştir.
İskender Bey’in ayırt edici özelliği çok sınırlı bir ekonomik ve toplumsal kaynakla çok uzun bir süre (yaklaşık 25 yıl) 15. yüzyılın en büyük askeri gücüne direnmesindedir.
Askeri alanın yanısıra siyasi, diplomatik alanlarda da başarılı olmuştur.
İskender Bey’in Osmanlı boyunduruğuna karşı mücadelesi 19. ve 20. yüzyıldaki Arnavut milliyetçiliğinin gelişmesinde ve ulusal bağımsızlık arayışında simge bir isim olmuştur.
Arnavut inadının nerelerden kaynaklandığını ufak ufak seziyorum...
II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyasının işgali altında kalan ülkede destek arayışında olan Almanlar, İskender Bey’in adı verilen 21. SS Waffen Dağcı Tümeni "Skanderbeg" Waffen-SS tümenini kurmuşlardır.
Günümüzde onun adını taşıyan bir çok anıt, müze ve yerleşim yeri bulunmaktadır.
Velhasıl kelam, Tiran’ın merkezini Osmanlı ya başkaldıran biri işgal etmektedir..
Buna rağmen bugün gelinen noktada bir Türk düşmanlığı sezmedim..
Meydan daki Operada,İskender Beu operası temsil edilmektedir..
Daha sonra Hollanda-Ukrayna maçını izlemek üzere düzenlenen meydana döndüm.
Biramı yudumlarken yırtınan Hollandalıları ve gerçek futbol manyağı haline gelen Arnavutları izledim..
Çok seviyorlar futbolu beni devamlı şaşırtıyorlar ..
Maçın yarısında sıkıldım ve Taiwan lıların düzenlediği Rainer parkına girdim.
Ortada el yapımı dev bir havuz var .
Etrafta çevrili bir çok lokanta ,cafe ve eğlence yeri…
Burada bir dondurma denemeye karar verdim…nefisti…
Daha sonra Otele yürüdüm ve öğlen yediğim yere kurularak, çok özlediğim bir çorba ile başladım…
Gerisi iyi geldi..
Masamda Tepelene diye bir su şişesi var..
Bizim Tepedenli Ali Paşa diye bildiğimiz, aslında Tepelenli Ali Paşanın memleketinin suyu bu…
Gerçekten harika bir su…
Almanya–Portekiz maçını odada seyrettim sonuna doğru uyuklamağa başladım ..
güzel bir gün oldu…
Bu yıl diğer yıllardan farklı olarak yollarda çektiğim kısa video filmleri sizlerle paylaşacağım.
Bir taraftan araç sürdüğüm içim çekim kalitesi felaket ama Struga-Tirane yolu ne menem bir şeydir diye merak ediyorsanız Video'yu izleyebilirsiniz...Ve dahi Tirane ' ı sizin için çekmeğe çalıştım...
Yol videosu :
https://www.youtube.com/watch?v=7cU6XJBAwFw
Her gün,günün karelerini toplayarak klip haline getirdim ve kolaylık olsun diye You tube'a koydum ...ilgileniyorsanız aşağıdaki linki tıklamanız yeterli:
https://www.youtube.com/watch?v=K6Jei4xsDP4
Şu anda Hava Durumu:
http://weathersticker.wunderground.com/weathersticker/sunandmoon_metric/language/turkish/global/stations/13615.gif
GÜNÜN ÖZETİ
GÜN KM: 142 KUMULATIF KM: 1128
ORT HIZ: 42
MAX HIZ: 140
TOPLAM SAAT:
SÜRÜŞ SAAT : 3:20
YAKIT E/Lt : 1.20
- comments